Özmen: 6,6 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var
Özmen, AA muhabirine, Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen ve çevre illerden de hissedilen 5,6 büyüklüğündeki depreme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Depremin meydana geldiği bölgede, dünyanın ve Türkiye’nin ve en aktif faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fayı’nın bulunduğuna işaret eden Özmen, “Bugün yaşanan depremler, Kuzey Anadolu Fayı’nın güneybatıya doğru uzanan İç Anadolu’ya doğru giden kollarından biri olan Buğdaylı fayı üzerinde meydana geldi. Dün geceden bu saate gelene kadar Tokat’taki bütün depremler, bu fay hattı üzerinde gerçekleşti. Bu da sağ yanal doğrultu atımlı bir fay ve yaklaşık 24 kilometre uzunluğunda.” diye konuştu.
Özmen, bir fayın üretebileceği deprem büyüklüğünün ne kadar olacağının, fayın uzunluğu ve geçmişte meydana gelen deprem verilerinin yer aldığı ampirik formüllerle hesaplanabileceğine dikkati çekerek, “Bu hesaplamalarla Buğdaylı fayının 6,6 büyüklüğüne kadar deprem üretme potansiyeline sahip bir fay olduğunu görüyoruz. MTA tarafından yapılan çalışmalarda da bu fayın diri bir fay hattı olduğu ortaya konulmuştu ancak zamanı bilinmiyordu. Her ne kadar zamanı bilinmiyorsa da deprem üretme potansiyelinin var olduğu bilinen bir fay hattıydı.” ifadelerini kullandı
Dün gece aynı ilçede önce 4,7, sonra 4,1 büyüklüğünde depremler meydana geldiğini hatırlatan Özmen, “Tokat’ta gece meydana gelen depremleri ana deprem gibi yorumluyorduk ancak 5,6 depremi meydana gelince diğer iki deprem bunun öncü şoku durumuna geldi.” dedi.
“Deprem risk azaltma çalışmalarına odaklanmalıyız”
Özmen, Türkiye’nin deprem tehlikesi altında bir ülke olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin çok fazla sayıda diri fayı olduğu için her bölgesinde deprem meydana gelebilir. Deprem bilimi de bize depremin nerede ve ne zaman meydana geleceğini söyleme şansı vermiyor. Dolayısıyla biz nerede, ne zaman deprem meydana geleceği söylemlerinden ayrılarak, artık deprem öncesi yapılması gereken çalışmalara, yani deprem risk azaltma çalışmalarına odaklanmalıyız. Bunun da en önemli ayağını kentsel dönüşüm çalışmaları oluşturuyor. Öncelikle var olan yapı stokumuzu depreme dayanıklı hale getirmemiz lazım.”
Mekansal planlamanın da deprem risk azaltma çalışmaları için önemine değinen Özmen, “Bir bölge imara açılmadan başta deprem olmak üzere diğer afetlere karşı yerleşime uygunluk değerlendirmesinin yapılması lazım. Diri fay hatları, heyelan, zemin sıvılaşması gibi sorunlara dikkat ederek o bölgeyi yerleşime açarsak depreme karşı 5-0 önde başlamış oluruz. Tehlikeden uzaklaşacağımız için hasar görme oranımız da düşecek.” değerlendirmesini yaptı.
Afet yönetiminde bir diğer önemli konunun “eğitim” olduğuna dikkati çeken Özmen, afetlere karşı topyekun mücadele için farkındalığın ve toplumun bilgi düzeyinin artırılmasında eğitimin gerekliliğini vurguladı.